Yaklaşık 6 ay olmuştu Helen`den ayrılalı ve hiç konuşmamıştık. Geçen
hafta çarşamba günü onun çağrısı ile yatağımdan kalktım. Sanırım gecenin
ikisi yada üçüydü. Her zaman olduğu gibi beni yine uykumdan
uyandırmıştı. Haftasonu Kayseri`ye geleceğini ve beni görmek istediğini
söylemişti.
Cuma akşamı Kayseri`ye geldi. Onu otogardan alıp evime geldik. Kahve
içip sohbet ediyorduk. Benden sonra birkaç kişiyle daha birlikte
olduğunu ama benimle aldığı zevki, hiçkimseyle bir daha
yaşayamadığını, cinsel anlamda değerimi asla unutmayacağını falan
söylüyordu. Birlikte olduğu erkeklerin aletlerinin hep küçük
olduğundan falan bahsediyordu. Ben de kendimle doğal olarak övünmeye
başlamıştım.
Oturduğu yerden kalkıp birden kucağıma oturdu ve benimle sevişmek
istediğini, son bir kez daha sevişeceğini çünkü bir hafta sonra
Avusturalya`ya taşınacağını ve orada yaşamaya devam edeceğini söyledi.
Onu asla unutamayacağı kadar iyi becermeliydim. Hatta öyle bir
becermeliydim ki İstanbul`dan kayseriye gelen Helen, Avusturalya`da bile
özleyip geri gelmeyi, sırf sevişmek için gelmeyi düşünmeliydi.
Dudaklarımız birbirine yapıştı, çılgınca öpüşüyorduk. Ellerimle helenin
saçlarını okşuyordum. Alt dudağını dişlerimin arasına alıp hafifçe
eziyordum, dilimi ağzının içinde diliyle buluşturup diliyle
sevişiyordum.Kucağımdan kalktı ve oturduğum koltuğun önüne diz çöktü.
Kot pantolonumun düğmelerini yavaşça açtı ve kilodumun üzerinden yarı
uyanmış canavarı okşamaya başladı…
Sonra kilodumu da aşağı doğru çekip onu tamamen serbest bıraktı. Hala
tam erekte olmamıştı. Bir anda hepsini ağzına aldı. Çünkü büyüdüğü
zaman hepsini alamıyordu, ağzının içinde diliyle erkekliğime darbeler
atıyor, erkekliğim büyüdükçe yavaş yavaş ağzından çıkarıyordu
sığmayanı. 19`luk canavar artık tam bir canavar olmuştu. Başı büyüktü ve
o dudaklarıyla etrafını zar zor sarabiliyordu.
İki eliyle tutmuş yukarı aşağı sıvazlarken diliyle başına darbeler
atıyor, koca başının etrafını yalamaya çalışıyordu. Bu beni
çıldırtıyordu. En sevdiği şeydi yüzüne ve ağzına boşlamam. Ve beni
boşaltmanın yolunu biliyordu. Ve ben de artık patlamak üzereydim, başını
dudaklarının arasına aldı ve dili ile ağzının içindeki başını yalıyor,
elleriyle dışarıda kalan sapını sıvazlıyordu… Artık çıldırmıştım, ve
hızla tüm spermlerimi ağzına boşalttım. O ise . emmeye devam
ediyordu.. Son damlasına kadar emdi. Harikaydı…
Sıra bana gelmişti… Üzerimiz hala giyinikti. Onu kollarından tutup
ayağa kaldırdım ve üzerindekileri çıkarmaya başladım. Soydukça açığa
çıkan tenini yalıyor, ıslak öpücükler konduruyordum. En son kilodu
kalmıştı… Onu çıkartmadan ters çevirdim ve kalçalarını yalamaya
başlamıştım. Ellerimle uzanabildiğim kadar uzanıp göğüslerini
okşuyordum. Bana yardımcı olmak için biraz öne eğilmişti.
Kalçaları tüm muhteşemliğiyle önümdeydi. Onlara küçük tokatlar
atıyor, dilimle tüm güzelliğini keşfediyor ve ıslatıyordum kalçalarını..
Böyle çok daha güzel görünüyorlardı. Ona iyice eğilmesini, dizlerinin
üzerine çöküp, dirseklerini de yere koymasını ve kalçalarını havaya
kaldırmasını söyledim. Bunu çok seviyordum, bu manzara beni
çıldırtıyordu. O öyle beklerken ben de hızla soyundum.
Helen`in üzerinde sadece tangası kalmıştı. Kalçalarını öyle bir havaya
kaldırmıştı ki, kadınlığı tangasının altında artık saklanamıyordu.
Eğildim, ve tangasını da aşağı sıyırarak kadınlığını yalamaya başladım.
Tıpkı sevişen iki köpek gibiydik. O önümde bir köpek gibi dört ayak
üstünde duruyor, ben onun arkasında bir köpek gibi dört ayak üstünde
onun kadınlığını yalıyordum. ikimizi de çıldırtıyordu bu pozisyon.
Doğruldum ve erkekliğimle kalçalarına vurmaya başladım. Helen artık
yalvarıyordu içine girmem için ve onu daha fazla bekletmeye açıkcası
benim de halim kalmamıştı.Arkadan yavaşça yüklendim, acıyla karışık
küçük bir çığılık atmıştı. Yavaş noolur yavaş, canımı yakma diyordu. Ama
ben bir hamlede hepsini birden yerleştirdim kadınlığına. Koca başlı
19`luk canavarın hepsi artık Helen`in içindeydi.
Birkaç dakika gidip geldikten sonra içinden çıkmadan onu kendime
çektim, doğrulttum ve ayağa kalktık. Duvara yaslayıp arkasından gidip
gelmelere devam ediyor, yüzünü kendime çevirip kulak memesini, ensesini,
boynunu yalıyor, ellerimle göğüslerini hoyratça sıkıp bırakıyordum.
Helen ise çıldırmış, deli gibi çığlıklar atıyordu. Hadi durma, devam et,
çıldırttın beni, içimden hiç çıkmanı istemiyorum, daha hızlı noolur
diye bağırıyordu. Ben de oldukça hızlanmıştım ve artık boşalmaya
yaklaşmıştım.
Onu duvardan uzaklaştırıp masaya doğru çevirdim ve ellerini masanın
üzerine koyup eğilmesini sağladım. Kalçaları ve kadınlığı bütün
ihtişamıyla yine gözlerimin önündeydi. Ve o kadınlığa giren
canavarım… Hareketlermi iyice hızlandırmıştım. Taşaklarım, onun tenine
her vurduğunda odada şak şak diye sesler yankılanıyordu. Bunları duymak
hem heleni hem de beni daha da çıldırtıyordu…
“Hadi noolur, gelmek üzereyim, birlikte” diye seslendiğinde yavaşlayıp
tek tek vurmaya başlamıştım. Her vuruşumda köküne kadar içine giriyor,
canavarı en derinlerine kadar sokuyordum. Helen`in titrediğini
hissettiğimde artık ben de boşalmaya başlamıştım. İçine sanki bir
çağlayan gibi boşalıyordum. Dizlerimin bağı çözülmüştü tek kelimeyle…
Bir tek benim değil, onun da çözülmüş olacak ki bir anda kendimizi yerde
bulduk. İkimiz de yorulmuştuk, tatlı bir gülümseme ve hala titreyen
kaslar vardı bedenimizde…Ve sabaha kadar da olacaktı anlaşılan